DOLAR
34,4783
EURO
36,2711
ALTIN
2.957,56
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

“Disosiyatif”

4 Nisan 2022 22:42
4.148
A+
A-

Tek bedende birden fazla karakter yani çoklu kişilik bozukluğu,

Bu hastalık genellikle çocukluğunda ağır travma atlatmış kişilerde görülüyormuş. Şizofreni hastalarıyla çok benzer yönleri olduğu için zaman zaman yanlış teşhisler bile koyuluyormuş. Aralarındaki en büyük fark ise şizofreni hastalarında kimlikler arasında geçişlerin görülmemesiymiş. Disosiyatif hastalarında ise durum tam tersi, yani çoklu kimlikler arasında duruma göre devamlı bir yolculuk.

Bu hastalığın ismini daha önce bilmiyordum, araştırınca öğrendim. Nereden aklıma geldiğini soracak olursanız, son zamanlarda bir dediği bir dediğini tutmayan, sabah ayrı akşam ayrı konuşan, bir sürü insan topluluğunu gözlemleyip muhatap olmak zorunda kaldım herhalde. Beni etkilemiş olacak ki bunun hastalık mı veya başka bir şey mi olduğunu düşündüğüm esnada Google’a bir yazayım bakayım dedim. Karşıma bu isim ve açıklaması çıktı. Tabi teşhis konulabilmesi için önce Psikiyatrist’e gidilmesi gerekir. Bizimkisi bu hastalık ve kişilerle ilgili sadece bir analiz.

Ticari hayatımda karşılaştığım bu hastalık mensuplarından kurtulmanın en basit yolu “bana mesaj at veya bana mail at” demek olduğuna karar verdim. Sonuçta söz uçar yazı kalır. Yazılanları kimsenin inkar edecek hali yok ya.

Peki kurumların içerisindeki Disosiyatif hastalarından nasıl korunacağız?

Birçok kurumda hastalığının farkında bile olmayan memur ve işçiler var maalesef. Bunlardan da yazılı müracaat ve yazılı cevap şeklinde yapacağımız her başvuruda olumsuz bir durumla karşılaşmamız en aza inecektir diye düşünüyorum.

Bu hastalığın en çok görüldüğü kişilerin ise siyasetçiler olduğunu düşünüyorum. Dün hırsız dediğine bugün “dünyanın en dürüst insanı” diyen mi ararsın, dün ahlak yoksunu dediğine bugün, “en namuslu adam” diyen mi ararsın, ne arasan var. Başta dürüst dediğine sonradan hırsız diyene söyleyecek sözümüz yok, elbet bildiği, gördüğü bir şey vardır.

Belki de bu hastalığın adı başkadır, ben yanlış bakmış da olabilirim. Yani hemen acaba bende mi hastayım diye kendinizi sorgulamaya başlamayın. Ama muayene olmakta da fayda var.

Geçtiğimiz günlerde belediye başkanımızın açıklamasını dinledikten hemen ertesi gün kendisinden bambaşka bir açıklama okuyunca acaba mı? diye hemen sormaya başladım kendime. Daha önceki konuşma ve açıklamalarını da düşününce inşallah değildir diye temennide bulundum. Kendisi öyle veya böyle belediye başkanlığı makamında oturuyor çünkü.

Bir Başkan düşünün ki kendisi kaçak inşaata savaş açmış ama geçmişte kendisine ait mülklerde yaptığı birçok yeri kaçak olan. Eski bir üst rütbeli ordu mensubu Belediye Başkanı düşünün, HDP genel başkanı önünde “hazır ol” da durup yangında brifing veren. Sürekli kamu hakkını koruyacağından bahsedip kamu malına çökmüş bir Başkan mesela. Veya şöyle diyelim, Bodrumu rantçılardan koruyacağını beyan eden, yurtdışında Türkiye’nin en büyük müteahhitlerinin davetlisi olarak katılan ve bunu saklayan bir Başkan.

Aslında düşünmeye gerek yok çünkü Bodrum maalesef böyle bir başkana sahip. Biz Psikiyatrist değiliz teşhis için muayene şart, bu sadece şahsi düşüncem.

İnsanların duygu ve düşüncelerini kaleme dökmesi güzelmiş, bende bunu yeni öğreniyorum. Hatta gözüme daha fazla detay çarpmaya başladı bu süreçte.

Sosyal medyada Ahmet Aras adlı kullanıcının belediye Başkanımız olmadığını öğrendim mesela. Şimdi diyeceksiniz ki o olmasa kullanıcıyı şikayet etmez mi ne alaka?

Evet eder ama izinsiz kullanıcıyı eder. Başkan Aras paylaşım yapması için görevlendirdiği kişiyi neden etsin ki? Her gün Başkanın ağzından dünya üzerinde yaşayan tüm Bodrum sevdalılarına seslenip sevgi kelebekliği yapan kişi kendisi değilse ne kadar samimi olabilir ki?

Başta dedik ya duygu ve düşünce paylaşımı güzelmiş diye, tamamda bu duygu ve düşünce size ait değilse insanlar kandırılmış olmuyor mu?

Peki bu paylaşımları yapan kim acaba?

Onu da araştırdık ve Bodrumdaki esnafların yakından tanıdığı biri çıktı karşımıza. Bu Şahıs yaklaşık 10-15 sene önce Bodrum esnafına borç takıp ortadan kaybolmuş biriydi. Şimdi ise Bodrum’un turizm tanıtımında Belediye Başkanının BOTAV masasına oturttuğu, uğruna toplantıda BODER başkanıyla tartışma yaşadığı bir isim oldu. Tartışma sebebi BODER  başkanının Başkan Aras’ın önüne bu şahsın usulsüzlük yaptığıyla ilgili kanıt koymasıydı. Ama değişen bir şey olmadı ve Başkan her şeyi örtbas ettiği gibi bununda üstünü örttü. Daha sonrada sosyal medya sayfasını, duygu ve düşüncelerini bu vatandaşa kiraya verdi. Aslında Başkan diye takip edilen sayfaların paylaşımı bu şahıs tarafından yapılarak Bodrum halkının duygularıyla oynanıyordu aslında.

Bitti mi tabi ki hayır bu şahıs geçtiğimiz gün ne yaptı biliyor musunuz?

Kurduğu başka bir sosyal medya hesabı üzerinden BODER başkanının oteliyle ilgili karalayıcı paylaşımlar yapmaya başladı. BOTAV toplantısında yaşanan olayın intikamını alıyordu adeta. Yani Ahmet Aras’tan aldığı güçle insanların ekmeklerine saldırmaya başladı. O da yetmedi Bodrum’un bir çok sektörde faaliyet gösteren tek Holdig kuruluşu Çağdaş holding hakkında “Bodrum’un betonlaşmasının baş mimarı” diyerek hedef gösterip ithamlarda bulundu. Yani tarlaları imara açanları değil, onlara beton satanı suçladı.

Boşuna demiyoruz “size yazıklar olsun sayın Başkan” diye. Bodrum’un insanını, esnafını, iş adamını, Belediye personelini bu adamlara ezdirdin ya helal olsun sana. Sadece sana değil siyaset uğruna bu yaptıklarına göz yumup ses çıkarmayan Bodrum Belediyesi meclis üyelerine de yazıklar olsun.

Nisan ayı meclis gündemini merak ediyorum. Bakalım hangi tarlayı imara açacaksınız? Önünde göstermelik eylem yaptığınız AKTUR içindeki araziye imar durum belgesini dün vermişsiniz. Hani karşıydınız, ne oldu, vermeseydiniz, gidip çevre şehircilikten alsalardı. İki yüzlüsünüz.

Maalesef Bodrum belki de tarihinde ilk defa böyle bir yönetim faciasıyla karşı karşıya.

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları