Devletimizin, milletimizin gördüğü en büyük afetlerden birini yaşıyoruz.
Bu yaşanan acının tarifi olmamakla birlikte, kayıplarımızın acısını yaşarken göçük altında kalan canlarımızı kurtarma, yaralı kurtulanları sağlığına kavuşturma, evsiz, barksız hiç kimsesiz kalanlara barınak, gıda, ısınma ve zorunlu ihtiyaçlarını gidermeye çalışma, elektrik, su gibi olmazsa olmaz ihtiyaçları karşılamaya çalışmakla karşı karşıyayız.
Büyük bir sınavdan geçiyoruz milletçe.
Tüm bu zorluklar yaşanırken, insanlar kaybettiklerinin acısını bile yaşayamaz durumdayken, maalesef ki maalesef, bir takım ciğerlerini kediye, köpeğe verseniz yemeyecek kadar kanları bozukların, deprem bölgesini hırsızlık, yağma ve ölen canlarımızdan geriye kalanları soyma derdine düşmüşlerin ganimet paylaşma telaşı.
Diğer yandan ki içimizi en çokta o acıtıyor, ülkemizdeki siyasi parti temsilcilerinin seçim sürecinde olduğumuz bu süreçte kendilerini gösterme ve reklam amaçlı yaptıklarını gözler önüne serme çabaları.
İktidar ve muhalefet partilerinin, ellerindeki devlet ve belediye imkanlarını sanki o imkanların sahibi millet değilmiş gibi bir lütufla sunmaları ne kadar zavallı olduklarının göstergesi aslında.
Afet dönemlerinde insanlar şuurlarını kaybettikleri ve ne yapacaklarını bilemedikleri için bir üst akıl gerekir, bu üst aklın adı devlettir. Devlet, afet diye tabir ettiğimiz durumlarda tüm kamu kurum ve kuruluşları koordine ederek tek bir çatı altında toplar ve kim nerede görev alacaksa karar verir ve görev dağılımını yapar. Buna yurtdışından gelen onlarca ülkenin gönderdiği yardım ekipmanı ve teknik heyeti de dahildir.
Yani kimse kendi başına hareket edemez.
Etmeye kalkarsa şu an yaşanan siyasi çekişme ortamı doğar ve afet bölgesinde daha kaotik bir ortam oluşur. Tabi bu durum da yardımdan ziyade külfete dönüşür. Aslında kimsenin kötü niyetli olduğunu düşünmemek lazım. En azından bugün düşünmemeye çalışmak lazım.
Ülke genelindeki en küçük köy ve kasabalarda bile yardımlar toplanmakta ve deprem bölgelerine gönderilmeye çalışılmaktadır. Bunları köylerde muhtarlıklar, il ve ilçelerde belediyelerin desteğiyle kaymakamlık ve valilikler koordine ederler.
Son olarak tüm toplanan yardımlar AFAD denilen ( T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ) kurum tarafından ihtiyaç sahiplerine ulaştırılır.
Muhtarlar derse ki ‘’ben kendim götürüp dağıtacam, üzerine de ismimi yazacam’’ veya belediyeler veya sivil toplum kuruluşları veya kendi imkanlarıyla vatandaşlar, işte yaşanan kaos böyle durumda daha da büyür ve o acil ihtiyacı olup da bekleyen insanlara hiç bir faydaları dokunmaz.
Kimse kendini devlet yerine koymasın veya devletçilik oynamaya kalkmasın. Muhtarlar mahalle ve köylerine hizmet etsin, belediyeler kendi il ve ilçelerine.
Devlettin bakanlığı açıklama yaparak 4. Derece alarm kararı almış ve ‘’her türlü yardımı bekliyoruz’’ diye dünyaya duyurmuş. Ego yok kibir yok, bu bir doğal afet ve zamanla yarış var. Ortada göçük altında kalan on binlerce insanın hayatı var.
Dünyanın öbür ucundan devletler karşılıksız yardıma gelmiş sesleri çıkmadığı gibi oturup seninle acını paylaşıyor, sen kalkacaksın ‘’kardeşim dediğim, benim gördüğüm insanlar’’, vatandaşın gönderdiği yardımı bana ulaştırırken kendi reklamınızı yapacak ve benim gözüme sokacaksın.
Yaşadığım memleketim Bodrumda, 10 ilimizde yaşanan bu felaket ile ilgili hemen aynı gün belediye başkanımız AHMET ARAS basın toplantısı yapmış ve yardım toplanıp afet bölgesine gidileceğini duyurmuştu. Yapılan toplantıda arkasında ayakta duran Bodrumdaki sivil toplum kuruluşları ve oda başkanları dikkatimi çekti.
‘’Şehr-i emin’’ olanın arkasında duran ve seçimle gelmiş olan başkanlar, esas yardımların toplanmasında en büyük pay sahibi olan bu kişiler ortaya çıkıp, ‘’topladığımız yardımları falanca oda başkanlığı diye afiş asıp biz götüreceğiz’’ deseler nasıl bir ortam olurdu bir düşünmek lazım.
İktidar partisine,
Sen devleti yönetiyorsun ve devlet bugün için var, eğer bugün cenazemde yoksan bana düğünde lazım değilsin.
Muhalefet partilerine,
Bugün siyaset yapacaksanız, yarın yapmanıza gerek kalmayacak çünkü elinizdekini bugün harcamış olacaksınız.
Belediyelere,
Lütfen kendinizi devletin diğer kurumlarının yerine koymayın, sizler yollarınızı, altyapılarınızı tamamlayın, çöplerinizi düzgün toplayın yaşadığınız şehirde insanları mutlu edin yeter, yerel yönetici olduğunuzu unutmayın.
Milletçe yaşadığımız bu büyük felakette,
Ölenlere ALLAH’tan rahmet, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar dilerim.
RABBİM daha büyük acılar yaşatmasın inşallah,
Başın sağ olsun güzel ülkem.