Seçim sürecine girildiğinin işaretlerini almaya başladık.
Önümüzde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri var ancak yerelde de kıpırdanmalar başladı.
Kendi partilerinde aday adayı olacak kişiler şimdiden sivil toplum kuruluşları, odalar ve dernekleri ziyaret etmeye başladı. Yerel seçimlerin üzerinden 3 yıl geçti, bu süreçte mevcut belediye başkanlarının performansları atamalarda önem arz edecek tabi ki.
Dikkat ederseniz “atamalarda” dedim, üzülerek söylemek gerekir ki adaylar yine genel merkezler tarafından atanacak gibi görünüyor. ‘Demokrasi’ kelimesini kurdukları her cümlenin arasında kullanan siyasi partilerin demokrasi yoksunu oldukları bir kez daha ortaya çıkacak.
Aslında halk olarak bunları gördüğümüz halde önümüze koyulan adayı seçmek zorunda bırakılacağız ve yine sesimiz çıkmayacak.
Bu durumun başlıca sebebi siyasi partilerin ilçe başkan ve yönetici adaylarının adaylıkları süresince il başkanlığı, bölge milletvekilleri ve genel merkez kapılarında yatıp kalkmaları.
Artık değişim zamanının geldiğini düşünüyorum önce kendi evimizin önünü süpürelim, hangi siyasi parti üyesi olursa olsun özellikle Bodrumda parti üyesi vatandaşların bu duruma başkaldırması gerekmektedir. Yapılacak olan tüm parti içi seçimleri üye bazında yapmak bu duruma en doğru, adaletli ve demokratik bir çözüm olacaktır.
2019 Yerel seçim öncesinde CHP’den 8 kişi başkan aday adayı oldu. CHP genel merkezi bu adaylar arasından önce Mustafa Saruhan’ı seçti. Daha sonra Mustafa Saruhan’ın adaylığı bir davada suçlu bulunup hüküm giydiği gerekçesiyle ilçe seçim kurulu tarafından düşürülünce diğer aday adayları arasından en zayıf halka, partiye yeni üye olmuş, genel merkezdeki görüşmelerde en çok tavizi veren kişi olan Ahmet Aras’ı seçti.
Mevcut durumun getirdiği olumsuzluklara gelecek olursak, 2019 yerel seçimleri sonucunda Bodrum Belediye başkanı Ahmet Aras seçildi. Seçildi de genel merkeze verdiği sözler ve tavizler sonucunda Başkan değil piyon olarak seçildiği anlaşıldı işin sonunda.
Şimdi herkes bana ‘o ne demek ayıp Hasan’, ‘öyle şey mi olur’, ‘ne biçim konuşuyorsun’ diyebilir. O zaman dönüp geldiğimiz süreci birlikte analiz edelim.
Sayın başkanımız Bodrumda CHP’nin adayı olduktan sonra seçilebilmek için Belediye içerisindeki personel ve partililerine onlarca, yüzlerce söz ve vaatlerde bulundu. Bu vaatlerden seçimi kazandıktan sonra hangilerine öncelik verdi dersiniz, tabi ki partisinin genel merkezine verdiklerine.
Nasıl yani mi?
Şöyle ki başkanımız genel merkezden aldığı talimat üzerine gönderilen ne kadar adam varsa liyakat, miyakat, güvenlik soruşturması bakmadan kendi özel kalemi dahil, hepsini birimlerin başına müdür atadı. Bodrum Belediyesinin mevcut müdürlerini ise yeni müdürlükler icat ederek bir kısmını buralara atadı, bir kısmını da düz personel yaparak kızağa çekti.
İkametleri Bodrumda olmayan, Bodruma hayatında hiç gelmemiş, bu kişiler Bodrum’un her bir karışında söz sahibi olarak Bodrumu ve Bodrumda yaşayan herkesi yönetmeye başladı. Bodrumu sadece televizyondan gören adamlara Bodrum’un ve Bodrumlunun kaderini teslim etti sayın başkanımız.
Peki bu müdürler kime hizmet ediyor sizce? tabi ki kendilerini buraya gönderen partili büyüklerine. “Allah Allah bunlar kim kardeşim” diye sorarsanız birkaç genel Başkan yardımcısıyla, istanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Ekrem İmamoğlu.
Nasıl bir koltuktur ki, oturabilmek için memleketin anahtarları teslim edilir. Değer miydi? Bu Nasıl bir ihanettir? Aslında kızgın değilim, üzülüyorum sadece, zavallı.
Belediye Başkan yardımcılarınızdan birinin rüşvet görüntülerini telefonunuzda gezdiriyorsunuz. Bırakın suç duyurusunda bulunmayı, görevden bile alamadınız. Adam ‘ben Süleyman Soylu’nun adamıyım Başkan beni görevden alamaz’ diye caka satmaya devam ediyor. İnsanın aklına iki seçenek geliyor, ya Sayın bakanın adamı zannedip korkuyorsunuz, ya da ortaksınız ki ikinci seçeneği düşünmek bile istemiyorum. Her konuşmanızda dürüstlük abidesi gibi ‘Bodrumu ranta teslim etmeyeceğim’ derken meğer kendi rant çevrenize yer açıyormuşsunuz.
Bodrum Belediye Başkanımız, bir müteahhit arkadaşına belediye ve Gıda A.Ş.’nin tüm inşaat işlerini verdi.
Nasıl mı tabi ki ihalesiz. E hani ihalesiz iş olmayacaktı? Adam milyonlarca liralık işleri ihalesiz aldı, almaya da devam ediyor.
Bunlar Bodrum’un postanesinde, pastanesinde, meyhanesinde herkesin konuştuğu konular.
CHP genel merkezi “böyle bir adayla rahat kazandıysak Bodrumda hangi adayı koysak kazanırız” diye düşünüyor sayenizde. Duyduğumuza göre Bodrum dışından bir aday bile konuşuluyor.
Bir Bodrumlu olarak buradan tüm siyasi partilere sesleniyorum, bu mantıkla düşünen varsa atayın bakalım ne olacak. CHP’li, sağduyulu dost ve arkadaşlarımıza sesleniyorum iradenizi sırf siyaset olsun diye genel merkezinize teslim etmeyin. Bu memleket hepimizin. Bodrumda herkesin önceliği siyasi parti değil Bodrum olmalıdır. Önceliğiniz siyasi parti olursa, Ahmet Aras gibi doğup büyüdüğünüz, yaşadığınız şehrin anahtarını teslim edersiniz.
Bodrum’u, memleketimizi size teslim etmeyeceğiz. Sayın Aras Atadığınız, tüm müdürlerinizi ve başkan yardımcılarınızı bir sonraki seçimden sonra geldikleri yerlere geri göndereceğiz.
Bunu kim mi yapacak?
Hangi partiden olursa olsun bir araya gelip biz yapacağız. Çünkü biz kazanacağız..
Bodrum’u buranın insanı yönetecek. Kimse merak etmesin tertemiz denizine atılan atığı nasıl geriye kusuyorsa Bodrum, bağırsaklarını da temizleyecek, yeter ki birlik olalım, olacağızda..
Meydanı boş buldunuz çeri çöpü doldurdunuz, memleketimizin insanını da bunların kapılarında kul yaptınız.. Ama biz daha sokağa inmedik.
Biz burada büyüdük, çocuklarımızda burada büyüyor, torunlarımızda burada büyüyecek.
Bodrum’u sahipsiz sananlar cevabını alacak, bıraktıkları hasarın da bedelini ödeyecek and olsun..