Dünyada son 25 yılda yaşanan olaylara baktığımızda küresel güçlerin oyunları ve sonuçlarına şahit olduk.
Ama bunlardan, Afganistan ile başlayan ele geçirme ve ülke varlıklarını yağmalama operasyonlarından ders almayan diğer devlet ve milletlerin hazin sonlarına da şahit olduk.
Afganistan, Irak, Libya, Mısır, Suriye ve daha onlarcası. Bu devletlerin bazıları topraklarını, bazıları yeraltı zenginliklerini, bazıları ise bağımsızlıklarını kaybetti. İçlerinde düzmece yargılamalarla devlet başkanlarını asanda oldu, ülkelerinde çıkan iç karışıklıkta öldürende.
Aslında hepsinde olan ortak bir özellik kaçınılmaz sonlarını hazırlamıştı. Devlet olmanın getirdiği birlik, beraberlik ve aidiyet duygusuna sahip değillerdi. Bu da ülkelerindeki ihanet yapılanmasının önünü açarak bu değirmene çok iyi şu taşıdı. Birbirlerinden nefret eden insanlar topluluğu nasıl bir devleti yaşatabilirdi ki. Ve sonuç olarak devletlerini, bayraklarını, milli marşlarını, topraklarını ve aynı çatı altında yaşadıkları kardeşlerini sattılar.
Devlet olmanın gerektirdiği maneviyata sahip olamayan milletler zaten bu sona er geç ulaşacaktı. Ya bağımsız, özgür bir millet olarak yaşayacaklardı, ya da küresel süper güçlerin egemenliğinde, onların seçtiği kukla devlet başkanları liderliğinde sömürge olacaklardı. Onlar ikinci seçeneği seçti maalesef.
Suriye’de yaşanan iç savaştan kaçan insanların genelini erkek ve gençler oluşturdu. Bu durum zaten buraya kadar anlattıklarımı özetliyor aslında. Ukrayna’daki yaşanan savaşa baktığımızda ise devlet ve millet olmanın gerekliliğini yerine getiren bir millet göze çarptı. Erkekler ve gençler eşlerini, çocuklarını ülkeden gönderip topraklarına, bağımsızlık ve özgürlüklerine sahip çıkmak için ve bu uğurda ölmek için ülkelerinde kaldılar.
Gelelim cennet vatanımız, uğrunda 15’liklerin şehit olduğu Türkiye’mize.
Günümüzde, ne oldu da hepimiz birbirimizden nefret eder duruma geldik. Geçtiğimiz yılki yangınlarda sanki ülkemizin ciğerleriyle birlikte bizim ciğerlerimizde yanmıyormuş gibi siyaset uğruna herkes birbirini suçladı. En son Marmaris yangınları yine aynı şey.
Yok uçak vardı, yok helikopter yoktu.
İktidara bakıyorsunuz ülkede hiçbir sorun yok, her şey güllük gülistanlık, muhalefet ise iktidarı devirebilmek için şeytanla bile yatağa girmekte.
Kimse evirip çevirmesin, bu ülkede devleti parçalamak, ele geçirmek için elini ovuşturan, vatan haini, terör yandaşı insanlar topluluğu var ve maalesef siyaset uğruna, sırf iktidar değişsin diye bu yaratıklarla işbirliği içinde olan muhalefet partileri de mevcut.
Yapmayın, bu cennet vatana, bu millete bunu yapmayın.
Küresel güçlerin, Atatürk’ün kurduğu bu devleti yıkıp parçalamak için uğraşmasına karşın başaramadığını, kendi ellerinizle yapmayın. Ne oldu da iktidar için çocuklarımıza, askerlerimize, milletimize mermi sıkan hainlerin siyasi uzantılarını bizlere tercih ettiniz?
Şunu unutmamak gerekir,
Bu millet tarihinde çok ihanetler gördü, hala da görmekte. Şahsen benim ailem ve sülalemde HDP hariç tüm siyasi partilerden bireyler mevcut. Sürekli konuşur ve tartışırız, ama kimse siyaset için aile çatısına zarar vermez.
Partiler, iktidarlar gelir, geçer devlet baki kalır. Ancak ihanet içerideyse yara dikiş tutmaz. Kurucusu, devletimizin de kurucusu olan bir partinin, bu devleti parçalama niyetinde olanlarla açık veya kapalı kapılar ardında işbirliği yapması başta Türk milleti olmak üzere Atatürk’e ihanettir.
Teröristlerin başına bomba yağdıran, gurur kaynağımız, sihaların üreticisi firmanın sahibini “iktidara gelirsek yargılayacağız” diyen Sezgin Tanrıkulu hainini, partiden ihraç etmeyenler aynı fikirde olduklarını açıkça beyan etmekte ve bu ihanete suç ortaklığı yapmaktadırlar.
Eğer bu devleti yönetmek istiyorsanız devlete ve millete bağlılığınızı ispat etmeniz gerekmektedir. Tabi ben ve benim gibilerin, yani sizden olmayan vatandaşların oyunu istiyorsanız.
Velhasıl sözün özü, birliğimizi kaybedersek, hizmet etmek için bırakın siyaset yapmayı, küresel güçlerin güdümünde özgürce nefes bile alamayacaksınız.
Hani solcu bir genç vardı, asılmadan önce son sözü sorulduğunda ‘yaşasın tam bağımsız Türkiye’ diyen, fikirlerimiz örtüşmese de son sözünde hemfikir olduk.
“YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE”