DOLAR
32,3865
EURO
35,0590
ALTIN
2.326,65
BIST
9.096,78
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Menfaat Çevreleri…

7 Şubat 2022 10:30
3.173
A+
A-

Bodrumda insanlar artık yeni yüzler arıyor. Siyasette, ticarette, gençler yer almalı.

Bunu herkes dile getiriyor ama bulundukları makamları ve konumlarını kimse bırakmak istemiyor.

Konumlarını kaybedenlerde hırslarına yenik düşüp tekrar geri gelmek istiyor. Koltuklar zehirli hem de çok. Kimi bedenler bir müddet sonra bu zehri vücutlarından atabiliyor, kimileri ise bedenlerinde bu zehirle yaşıyor. Belediye, sivil toplum kuruluşları, odalar hatta derneklerde bile durum böyle. Gücü eline geçiren bırakmak istemiyor. Gençler bir yere aday olacağında ise bir dönem daha yapayım siz daha gençsiniz.

Seçim zamanlarında en çok bu genç kesim kullanılır, miting veya konuşma yapılacak alanların hazırlanmasından tutun temizliğine kadar bu kardeşlerimizin emekleri vardır. Tabi bayanları da unutmamak lazım. Onlarında seçimlerdeki emekleri büyüktür. Seçimler sonuçlandığında kaybeden taraf herkesi maaşlı çalışanlarıymış gibi çeşitli gerekçelerle suçlar. Kazanan tarafta ise işler biraz farklıdır, sizin sayenizde, siz aslansınız, siz kaplansınız, siz olmasaydınız olmazdı lafları yaklaşık üç ay sürer. Sonra işler değişmeye başlar ve Benim kimseye vefa borcum yok BEN kazandım demeye başlarlar. Verilen sözler, vaatler hepsi unutulur.

Ta ki bir sonraki seçim öncesine kadar!

Özellikle dikkat ederseniz partilerin yıllardır yükünü taşıyan emekçileri kolay kolay bir yere gelemez. Gelenler illa ki vardır istisnalar kaideyi bozmaz ama ya zengin olması lazım ya da bir zenginin desteğini alması lazım. Kısacası emeğin karşılığı siyasette de yok.

Bir de menfaatçiler var hele onlar var ya onlar simitçi, ayakkabı boyacısı, midyeci, sokak ressamı, süngerci, hediyelikçi, çocuklarını işe sokmak isteyenler, dükkanlarındaki eşyaları sergileyebilmek için elli santim işgaliye talep eden esnaflar. Bunlar Bodrumda menfaat gurupları olarak geçer. Seçimlerde ilk onlar akla gelir ayaklarına gidilir, oylar istenir, vaatler, sözler verilir. İşleri bitince  bunların da adı menfaatçi olur.

Kısaca herkes menfaatçidir bir tek kendileri ve adaylara finans sağlayan büyük iş adamları hariç.

Onlar seçim bütçesi adı altında Başkan adaylarına, partilere paralar verirler, belediye meclislerine adam sokarlar. Aslında en büyük sorun burada başlar çünkü adaylar ve partiler kanunen yasak olmasına rağmen  para almaya başlarlar. Bu bütçeler adayların seçilme olasılıklarına göre değişir, ama hepsi bu bütçelerden nasiplenir.

Bu büyük iş adamları menfaat karşılığımı bu ödemeleri yapıyor tabi ki hayır.

Onlar menfaatçi değillerdir, çünkü zengindirler.  En çok onlara itibar gösterilir. Belediyeye geldiklerinde başkanla görüşmek için randevu almazlar. Kapılarda karşılanıp, uğurlanırlar. Ama seçilmelerinde emeği olanlar, evlerine ekmek götürmek için mücadele eden menfaatçiler günlerce kapılarda randevu için bekler, aşağılanırlar.

Zengindir diye Başkan seçilir, zengindir diye iş adamlarına saygı gösterilir. Sebebi onların ihtiyacı yoktur çünkü çalmazlar, çırpmazlar. Onlar pis hırsız değillerdir, sözüm meclisten dışarı soyguncudur bazıları, tabi genelleme yapmamak lazım. Herkesten çok onların ihtiyacı olduğunu unutur menfaatçiler ve tuzağa düşerler. Tabi kaçınılmaz son olarak da kapılarda beklemeye devam ederler.

Artık makamlara, yönetimlere kişileri seçerken Partilerin buradaki emekçileri olarak sizler karar verin. Sizlerden kastım üyeler. Üye bazında yapılan tüm seçimlerde hak yerini bulur. Demokrasiyi ağzından düşürmeyenler, partililerin demokratik haklarını elinden alarak Menemen testisi gibi adayları karşılarına dizip atama yapıyorlar. Ne kadar onur kırıcı bir davranış. Bodrum’un kaderine Bodrumda yaşayanların karar vermesi gerekir. Bunun için genel merkez yalakalığını bırakıp Kaya gibi dimdik durmak lazım. Birilerini araya sokmadan, biatlarını bildirmeden, tavizler vermeden nasıl atanabilirki insan. Oysa ki üyenin oyuyla seçilip seçimi kazanan kişinin kimseye eyvallahı olmaz, kimseden emir almaz. Yukarıdan gelen emirlerle değil kendi insiyatifiyle ekibini belirler. Yaşadığı yer için en doğru kararı ekibiyle birlikte kendisi verir.

Genç insanlar talip olsun yönetimlere, sağlıklı beyinler, bizlerde onları tercih edelim. Hangi partiden, hangi ideolojiden olursa olsun siyasete girsinler. Karşıdan eleştirmekle olmuyor içine gireceksin ve düşüncelerini orada dile getireceksin ki beğenmediğin düzen anca böyle değişir. Herkes birbirini ötekileştiriyor maalesef, x partiye oy atanları aşağılayıcı kelimelerle bir takım hayvanlara benzetenler için karşıt görüştekilerinde güçlü oldukları başka şehirlerde onlar İçin aynı düşüncede olduklarını unutuyorlar maalesef. Farklılıklar bizim zenginliğimiz. Düzenin değişme vakti çoktan geçti.

Partileri amaç haline getirmeyelim, partiler halka hizmet etmek için araçtır. Kim nerede ülkesine hizmet etmek istiyorsa, kendisini ifade edebiliyorsa orada olsun. Yeter ki devletine, milletine gönülden bağlı olsun.

Yazarın Diğer Yazıları