Yalanı dolanı adet haline getirdik maalesef, üzülerek söylemek gerekir ki inanır hale de geldik hepimiz. Ya da inanmak istedik bilinç altımızda.
Ama göz göre göre söylenen yalanları birimiz de çıkıp ‘kardeşim bu yalan’ deneyecek mi?
Şehrül-Emin olmak, bir şehrin güvenilen idarecisi olmak demektir. Şehri idare ederken Hz. Ömer gibi adil, Hz. Ebubekir gibi sadık, Hz. Ali gibi vefalı ve yiğit olmak demektir. Şehrin halkına hizmet ederken Hakka, Hakka hizmet ederken halka hizmet ettiğini bilen demektir.
Şehrül-Emin Şehrin emin kişisi, emin insanı, yani bugünkü manasıyla şehrin Belediye Başkanıdır.
3 Gün önce bizim Şehrül-Eminimiz sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Aktur sitesindeki arazinin özelleştirme idaresi tarafından ihalesiz satıldığını açıkladı.
Önce yanlış okuduğumu zannedip bir daha okudum ama aynı şey yazıyordu. Araştırdım belki ben yanlış biliyorum diye, şehrin göbeğindeki en değerli arazinin ihalesiz nasıl satıldığını sorguladım.
Koskoca belediye başkanı vatandaşın 2 dakikada ulaşacağı bilgiye çok rahat ulaşabilir diye düşündüm, yalan söyleyecek hali yok ya. Teknoloji çağında yaşıyoruz insanları salak yerine koymanın anlamı yok.
Araştırmam sonucunda özelleştirme idaresi tarafından arazinin ihale usûlüyle satıldığını öğrenince pes dedim.
Siyaset uğruna değer mi yalan söylemeye? Belediye başkanları seçilene kadar siyaset yapar, seçildikten sonra siyaseti bırakır ve hizmet etmeye başlar. Çünkü tüm şehrin belediye başkanı olmuştur ve herkese eşit mesafede olmalıdır.
Gelelim bir diğer konuya, çok değil daha 2 gün önce Bodrum’un birkaç yerel haber sitesi üzerinden yapılan haberde sayın başkanımızın “izinli” iskelesinin kendisi tarafından yıkıldığı yazıyordu.
İzinli mi?
2020 yılında izin süresi dolmuş iskele nasıl izinli oluyormuş pek anlamadım. Algı operasyonu yapacağım diye habercileri de kendinize benzettiniz. İşletmenizin önündeki iskelenin iznini kimin verdiğini, altında kimin imzasının olduğunu ve bu diyeti nasıl ödediğinizi de konuşalım mı?
Tesadüfler zincirine bir bakalım.
2015 yılında aldığınız usulsüz iskele izninize imza atan memurun düğünü her ne hikmetse daha sonra sizin işletmenizde yapıldı, siz Başkan seçilince bu memuru hemen müdür yaptınız. Daha sonra başka bir müdürlüğe atadınız. Dedik ya Bodrum küçük herkes her şeyi bilir diye. Ama konuşmaz yada konuşamaz. Yalan, dolan, üçkağıt er geç ortaya çıkar.
Biz konuşacağız, ta ki siz Şehrül-Emin oluncaya dek.
Siz demeseydiniz doğruluk, adalet, eşitlik ben bunları buradan yazmazdım. Bir insanda en çok ne eksikse devamlı onu ağzına dolarmış.
Kaçak yapılaşmaya izin vermeyeceğim dediniz, garibanın evini yıkıp holdinglerin kaçaklarına göz yumdunuz, açılışlarını yaptınız. İhalesiz yer verilmeyecek dediniz, onlarca yeri ihalesiz siz verdiniz.
Çırkan Mahallesi Muhtarı Coşkun Ünlü sizin adaletsizliğinizin sıkıntısını çekmekte.
Her mahalleye odun, gıda yardımı gönderdiniz, Çırkan Mahallesi hariç. Adam kendi cebinden itfaiye aldı, kendi cebinden gıda ve yakacak yardımı yapıyor. Bu mu devamlı bahsettiğiniz doğruluk ve adalet? Söylemlerinizle eyleminiz tutarsız. Ya bu memleketin Şehrül-Emini olmayı öğreneceksiniz, ya da biz size öğreteceğiz.
Benim matematiğim fena değildir, okulda hocam iyiydi. Savaşın kazananı olmaz, herkes hesabını iyi yapsın. Kendi kıçlarınız açık, milletinkiyle uğraşmayın. Sizden istenen fazla bir şey yok sadece adil olun..