BODRUM KADRAJ – Bu konuyla ilgili gerek basın ve gerekse sosyal medya yolu ile birçok kişi ve kurum açıklamalarda bulunarak görüş belirtip, duruş gösteriyorlar. Bu konuda Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’da yaptığı açıklamayla kullandığı mantık ve gerekçelerde yerel ve ulusal basında yer bulmuştu.
Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat bu sabah yaptığı açıklamada gösterilen çevre duyarlılığına teşekkür ederek kurumsal görüşünü ifade etti. Tokat yaptığı açıklama içinde “Belediyemizce tartışılma ve araştırma süreci sonunda bir hukuki mütalaaya gereksinim olmuş; yapılan istişareler sonunda hukuki görüşümüz olarak bu aşamada ruhsat verilmesinin zorunluluğu sonucuna varılmıştır.” ifadelerini kullanarak Milas Belediyesi’nin konu hakkındaki duruşunu ifade etti.
Yapılan tüm açıklamaları yakından izlediklerini ifade eden Tokat, görüş ve düşünceleri demokratik çerçevede olgunlukla karşıladıklarını ifade ederek aşağıdaki basın açıklamasını yaptı:
Bizim de hem kişi hem de temsil ettiğimiz kurum olarak bölgemiz ile ilgili aynı duyarlılık içinde olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Eleştirilere yanıt verme adına bir açıklama yapma zorunluluğumuz doğmuştur. Geldiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Söz konusu inşaat ruhsatı verilen taşınmazın bulunduğu bölge Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından 09/3/1994 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli DİDİM-GÜLLÜK-AKBÜK ÇEVRE DÜZENİ PLANI değişikliği ile planlama kapsamına alınmıştır.
Bu plana göre Milas Belediye Meclisi 1994 yılında 1/5000 lik nazım imar planı ve 1997 yılında 1/1000 ölçekli uygulama imar planını onaylamıştır.
Bahse konu taşınmazların bulunduğu alana esas 3194 sayılı İmar Kanununun 18. Madde uygulaması 2007 yılında yapılmış; böylece plana esas kamuya terk edilmesi gereken alanların kamu eline geçmesi sağlanmıştır.
Proje alanının bulunduğu bölgede 1/100.000 ölçekli ÇEVRE DÜZENİ PLANI, ilgili Bakanlıkça ve 1/25.000 ölçekli MUĞLA NAZIM İMAR PLANI ise Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanmış olup, bu bölgenin planları bu planlarda da görülmektedir.
1/100.000’lik planın plan notlarının 7.7 maddesinde ‘’Bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzii imar planları geçerlidir.’’hükmü bulunmaktadır.1/25.000’lik Nazım İmar planının 4.5.plan notunda ‘Bu planın onaylanmasından önce dönemin mevzuatına,planlama ilkelerine ve üst ölçek planlarına uygun olarak onaylanmış olan imar planları,bu planda gösterilmemiş dahi olsa yürürlüktedir.’’denmektedir.
Planlama bölgesindeki Sulak Alan Mutlak Koruma Alanı içerisindeki bir bölgenin doğal sit alanı olarak, aynı zamanda bir başka kısmının da arkeolojik sit alanı olarak belirlenmesi sebebi ile 2019 yılında 644 sayılı KHK’nın 13/A maddesi uyarınca KORUMA AMAÇLI 1/5000 ve 1/1000 ÖLÇEKLİ İMAR PLANLARI onaylanmıştır.
Ayrıca 2019 yılında bahse konu proje alanı içerisinde kalan tampon bölge, Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescillenmiştir.Tescillenen alan Dörttepe ve Boğaziçi Mahallelerinin önemli kısmını da içine alan geniş bir bölgeyi kapsamaktadır.
Turizm Kenti olarak isimlendirilen bu alandaki ÇED süreci 2007 yılında başlamıştır. Değişik nedenlerde durdurulmuş olan bu süreç,2021 yılında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ÇED olumlu kararı verilerek tamamlanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı’nın 1 Nolu Kararnamesinin 109. maddesine göre bu alandaki imar kanununa esas yapılacak iş ve işlemler ile ilgili yetki,ilgili bakanlık ve kurumlara geçmiştir. Bölge ile ilgili imar planları hakkında herhangi bir iptal ve durdurma kararı yoktur.
Tarafımızca verilen yapı ruhsatı,projenin 1.etabınının yalnızca tek parselini kapsamaktadır. Bu parsel 6501 parsel olup 21 blok, 1 adet Sosyal Tesis ve 1 adet istinat duvarını kapsamaktadır. İmar durum belgesinin verilmesi ile bu yapı ruhsatı arasında yaklaşık 7 aylık bir zaman geçmiştir. Bu süre içinde konu Belediyemizce çok yönlü olarak araştırılmış ve tartışılmıştır. Bu araştırma ve tartışma süreci içinde ilgili kurum,STK ve odalarla sürekli istişare halinde bulunulmuştur. Bu kişi ve kuruluşların –mazereti olanlar dışında- önemli kısmı şu an buradadır. Yapı ruhsatı verilirken ilgili kanun ve yönetmeliklerin aradığı tüm işlemler titizlikle yerine getirilmiştir.
1 Nolu Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 410/d maddesi gereğince sulak alan ilan edilen bölgelerin korunması, yönetimi, geliştirilmesi, işletilmesi ve işlettirilmesi görevi Tarım ve Orman Bakanlığı’na verilmiştir. Bu sebepten ve yasal zorunluluktan dolayı ruhsat verilmeden önce,mimari projeimar durum belgesi ve tapu eklenerek Tarım ve Orman Bakanlığı 4. Bölge Müdürlüğü’ne görüş sorulmuştur. İlgili yerden 04/03/2022 tarih 4752371 sayılı yazı ile uygun görüş verilmiştir.
Yine Muğla Büyükşehir Belediyesi MUSKİ Genel Müdürlüğü’nden gelen 10/01/2022 tarih 44237 sayılı Su ve Kanalizasyon Durum Belgesi ruhsat verilmesinde bir sakınca olmadığını belirtmiştir.
Bu belgelerden herhangi biri olumsuz olsaydı bizim kesinlikle yapı ruhsatı düzenlememiz mümkün değildi.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere 1994 yılından beri süre gelen bir süreç vardır. Bu sürecin sonunda tüm aşamalar geçilmiş, iş yapı ruhsatı talebi ile önümüze gelmiştir. Yani bu durumda biz sürecin son halkasıyız. 3194 sayılı İmar Kanununun 22/2. maddesi : “Belediyeler veya Valiliklerce ruhsat ve ekleri incelenerek eksik ve yanlış bulunmuyorsa müracaat tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde yapı ruhsatiyesi VERİLİR.” hükmünü getirmiştir. Buradaki hüküm kesinlik arzetmektedir; idareye bir takdir yetkisi bırakmamaktadır. Yani yapılan ruhsat başvurusunda her hangi eksik ve hata yok ise idare bu ruhsatı düzenlemek zorundadır. Buna aykırı davranış suçtur. Ayrıca Belediyemiz açısından tazminat yükümlülüğü doğurur. Bunun ile ilgili Danıştay 6. Dairenin 2013/3657 Esas, 2017/4335 Karar sayılı ve 31/05/2017 tarihli kararını örnek olarak gösterebiliriz.
Ayrıca ÇED Yönetmeliğinin 6-3 maddesine göre ÇED olumlu kararı durdurulmadığı ya da iptal edilmediği sürece ruhsat işlemlerinin durdurulması mümkün değildir.
Kamuoyu tarafından şunun da bilinmesini isteriz ki; 1 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 97/h maddesi gereğince Belediyemizce 2 ay içinde ruhsat verilmemesi durumunda yetki tamamen ilgili bakanlığa geçmektedir. Bu durumda Milas Belediyesi tamamen sürecin dışında kalmaktadır. Bakanlıktan ruhsatın hangi içerik ve şartlarda geleceğini kimse bilemez. Milas Belediyesi’nin süreç dışında kalmasının çevresel etkilere ve Milas halkına hiçbir yararı yoktur. Bakanlık, ruhsatı vereceği gibi Belediye görevlileri hakkında soruşturma da başlatabilir.
Yani kısaca konunun belediyemizce tartışılma ve araştırma süreci sonunda bir hukuki mütalaaya gereksinim olmuş; yapılan istişareler sonunda hukuki görüşümüz olarak bu aşamada ruhsat verilmesinin zorunluluğu sonucuna varılmıştır.
Bahse konu bölge ile ilgili toplumun bilmesinin yararlı olacağını düşündüğümüz ve özellikle belirtmemiz gereken iki temel nokta daha var:
Ruhsatın verilmesi ile ilgili mevzuatı ve süreci yukarıda açıkladık.Ruhsat verilmesi bizim açımızdan dava sürecini etkilemeyecektir. Davanın kazanılması için biz de elimizden gelen katkı ve mücadeleyi veriyoruz ve vereceğiz. Dava ile ilgili TMMOB’nin avukatı ile istişare halindeyiz. Söz konusu ÇED olumlu kararının mahkemece iptal edilmesi halinde yeni bir hukuki durum oluşacağından biz de derhal yapı ruhsatını iptal edeceğiz.
Süreç ve durum böyle iken hakkımızda yöneltilen itham ve eleştirilerin çok ağır olduğu kanaatindeyim.Ben bir Milas sevdalısıyım…Yaşantımın yaklaşık 35 yılı,değişik platformlarda, çevreden yana tutum takınan çalışmalarla geçti. Çevre duyarlılığımız herkes tarafından bilinir. Daha öğrencilik yıllarımızda termik antrallerine karşı yaptığımız mücadele yaşantımın ilerleyen dönemlerinde yeni boyutlar kazanarak hep sürdü. Muğla Barosu’nda temsilci ve yönetici olarak çalıştığımız dönemlerde, Baronun açtığı çevre ile ilgili davalarda hep katkım olmuştur. Hatta mesleğe ilk başladığımız yıllarda Milas Çevre Dayanışma Koruma Derneği’nin kuruluş ve çalışmalarında öncülük yaptım.Avukatlık mesleğimi yaparken gönüllü olarak birçok dava ve eyleme katılıp destek verdim. Belediye Başkanlığı görevine seçildikten sonraki süreçteki anlayış ve tutumumuz da yakından bilinmektedir. Bu konuda katkı ve desteklerinden dolayı Belediye Meclis üyelerimize ve çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Hatırlatma anlamında birkaç örnek vermek gerekirse ;
Nerede doğayı ve çevreyi tehdit eden bir durum varsa Milas Belediyesi olarak biz oradayız.Durum böyleyken hakkımızda ileri sürülen ağır itham ve eleştirileri kabul etmiyorum. Çevresel konularda biz de elimizden gelen mücadeleyi vermekteyiz. Sırf görevimizin bize yüklediği sorumluluklar noktasında farklı düşünüyoruz ya da süreçlerin işletilmesindeki tarz farklılıklarından dolayı hiç kimse bizleri çevre düşmanlığı ve hainlikle suçlayamaz. Hele hele hayatı hukuk ve demokrasi mücadelesiyle geçen biri olarak; hiç kimse bizleri belli kişi ve guruplarla ilişkilendiremez. 55 yıla yaklaşan yaşantımın nerede ise tamamına yakın kısmını Milas’ta geçirdim. Sosyal, Kültür,Sanat, Hukuk, Spor, Siyaset,Emek ve Çevre alanlarında dolu dolu geçen bu ömrümü Milas halkı yakından bilmektedir.Yaşamım tüm açıklığı ile toplumun önünde geçmiştir.Gördüğüm kadarıyla bu ithamlar artık bir çevre mücadelesini aşmış,başka bir yöne evrilmiştir.Yine de toplumun güven ve desteğini hissetmek bu dönemde biraz da olsa üzüntümüzü hafifletmektedir.
Çevresel konularda yaptığımız çalışma ve destekler nedeni ile soruşturmalara ve şikayetlere maruz kalan bir yerel yönetici olarak yazılan çizilenleri hak etmiyorum.
Çevreye ve çevrecilere verdiğimiz destek nedeni ile bu kadar soruşturma ve saldırıya
maruz bırakılır iken çevre düşmanı ilan edilmek; akıllara zarar,vicdanları yaralayan bir durumdur. Hiç şüphe yok ki bu süreçte en yakınlarımızın bizlere dönük açıklama ve güvensiz yaklaşımları beni daha da derinden yaralamıştır.
Süreci takip etmeye devam ediyoruz. Üzerimize düşen görev ve sorumlulukların bilincindeyiz. Bize ve ekibimize güvenmenizi ve desteğinizi bekliyoruz. Bizi anlayan ve destek veren herkese yürekten teşekkür ediyorum.