Genel seçim sonuçları hem iktidar hem de ana muhalefet partisi açısından tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Her ne kadar Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmış olsa da, TBMM aritmetiğine baktığımızda 24 Haziran 2018 seçimlerinde, Cumhurbaşkanı aErdoğan’ın partisi Ak Parti %42.6 olan oyunu 7 puan düşürerek %35.5’e getirmiş.
%52.18 oy alarak Cumhurbaşkanlığını kazanan Erdoğan’ın milletvekili sayısında da ciddi bir düşüş söz konusu, yine 2018 seçimlerinde, 295 olan milletvekili sayısı 266 düştü.
Bu da bize halkın Erdoğan’a olan güveninin arttığını ancak Ak partiye de ters oranda azaldığını gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teşkilatlarla ilgili acil bir revizyona gitmesinin şart olduğu apaçık ortada.
Cumhur ittifakı ortağı Milliyetçi Hareket Partisi ise %11.1 olan 2018 seçimlerindeki oyunu 1 puan gerileterek %10.1’e düşürmüş. Buna rağmen milletvekili sayısını 49’dan 50’ye çıkaran Milliyetçi Hareket Partisi mevcut konumunu korumuş oldu.
Millet ittifakının 2. Büyük ortağı İyi Partiye baktığımızda, %10 olan oyunu %9.7’ye düşürmesine rağmen milletvekillerini 43’den 44’e çıkarmış.
Millet ittifakının büyük ortağı CHP yanına alarak seçime girdiği gelecek, deva ve saadet partilerine 40 civarı milletvekili vererek 2018 yılında tek başına girdiği seçimlerde %22.6 olan oyunu yaptığı bu ittifakla %25.4’e çıkarmış görünüyor. Milletvekili sayısına baktığımızda 146 olan milletvekili sayısı ise 169’a çıktığını görüyoruz.
Bu bir başarı gibi gözükse de, 169 olan vekil sayısının 39’unun ittifak ortaklarına ait olduğu düşünüldüğünde vekil sayısında aynı Ak partideki gibi ciddi bir düşüş söz konusu.
Şimdi herkes diyecek ki ‘’Ak Parti daha fazla vekil kaybetmiş’’.
Aynen öyle, ama unutulmamalı ki iktidar partisi her zaman yıpranır ve kan kaybı yaşar. Enteresan olan muhalefetin, iktidarın yıpranmasını lehine çevirememiş olması.
Son yaşanan doğal felaketler ve ülkemizdeki ekonomik sıkıntılarda muhalefetin, çözüm önerilerinden çok iktidarı ve devleti suçlayıcı tavırları ve bazen bunları hakaret ve aşağılayıcı söylemlerle dile getirmeleri seçmen üzerinde ters etki yarattığını ortaya koyuyor.
Bana göre seçimlerde muhalif kesimin yaptığı en büyük yanlış ise, sosyal medya farelerinin siyasetçilerden çok siyaset konuşup saçma sapan bireysel fikirlerini hakaretlere vardıran yorumlarla süsleyip paylaşmaları tarafsız seçmenin karar vermesinde bir rol oynadı.
Herkes fikrini söylemekte özgürdür ancak, sizin gibi düşünmeyenler için sarf edilen sözler kin ve nefret tohumları ekmekten başka bir işe yaramadığı gibi, tarafsızların sizinle ilgili olumsuz düşünmesine yol açar.
Madem bu kadar siyaset biliyorsunuz gidip bir siyasi partiye üye olursunuz ve üstün fikirlerinizi orada sergilersiniz. Elinize klavyeyi alarak karşı düşünceye hakaretler yağdırmanın siyaset zannedildiği bir ortamdan anca hüsran çıkar. Bunu anlayamayan üstün zekalı, kibirli, kültür abidesi insanlarımıza da daha başka nasıl anlatılır onu da kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.
Memleketimiz Bodrumdaki oy oranlarına baktığımızda ise Bodrum’un yerel iktidarı Cumhuriyet Halk Partisinin 2018 seçimlerinde almış olduğu % 51.3 oy oranını % 45.1’e düşürmüş olduğunu görüyoruz.
Bu büyük oy kaybındaki en büyük pay sahibi ise Bodrum Belediye başkanı Ahmet Aras’ın geçtiğimiz 4 yılda sergilemiş olduğu hizmet performansı olarak göze çarpıyor.
Eğer Bodrum’da 2024 yerel seçimlerine Cumhuriyet Halk Partisi olarak başkan Aras ile devam kararı alınırsa bir hüsran da Bodrum’da yaşanacak gibi görünüyor.
Kimse zannetmesin ki, Bodrum’da CHP kimi aday gösterse o kazanır. Bunun örneğini 2009 yerel seçimlerinde hep birlikte yaşamıştık. %50’lik CHP’yi % 0.1’lik DP az bir oy farkıyla da olsa geçerek başkanlığı kazanmıştı.
Hayata at gözlüğüyle bakmanın anlamı yok, takım tutar gibi parti tutmanın da.
Madem siyaset halka hizmet etmek için yapılıyor, o zaman hizmet edecek olana oy verelim.
Saygılarımla…